İnsan, içinde samimiyetle ifade edilmeyi bekleyen bir şeylerle her karşılaştığında bir şarkıya, bir türküye, bir sese sığınır. Cephede siper tutan asker bir türkü söyler; sevdiğine kavuşmak isteyen aşık bir türkü söyler; yeni doğmuş çocuğunu
uyutmak isteyen anne bir türkü söyler...
Wann immer der Mensch auf etwas stösst, dass mit Offen- und Ehrlichkeit
zum Ausdruck zu kommen wartet, sucht er Zufl ucht in einem Lied, einer Türkü
(einem traditionellen türkischen Volkslied), einem Laut. Der Soldat an der
Front summt eine Türkü; Verliebte voller Sehnsucht singen eine Türkü; die Mutter, die versucht ihr Neugeborenes in den Schlaf zu singen, summt
eine Türkü...
Kalbimizin çarpışında, nefes alışımızda, her bir adım atışımızda hayatın içinde saklı olan müzik, bizi yolculuklarımızda da yalnız bırakmaz. Yani bir başka şehre, bir başka ülkeye, bir başka kültüre vardıysa yolumuz; bu bilmediğimiz, yabancısı olduğumuz anda, iklimde, coğrafyada; şarkılarımız, türkülerimiz bizi köksüzlükten kurtarır, derdimizi anlatır, insanlarla buluşturur...
Die Musik, verborgen in unserem Herzschlag, in unserem Atemzug, in unseren
Schritten, verborgen im Leben, lässt uns auch auf unseren Reisen nie allein.
Wenn uns unser Weg in eine fremde Stadt, in ein fremdes Land, in eine
andere Kultur führt; in diesem Moment, Klima, in dieser Geographie der Befremdlichkeit, des Fremdseins, sind es unsere Lieder, die uns verwurzeln lassen, Ausdruck verleihen, mit Menschen zusammenbringen...
Bu durum, Avrupaya, hayata sil baştan diyerek gelmiş işçi, sığınmacı, öğrenci; göçmen için de böyle olmuğtur. Müzik, hem bu insanları bir arada tutan hem de kendilerini ifade etmeye yarayan bir araç olarak gurbet ellere göçmenin hislerine
tercümanlık yapmıştır.
Dies gilt auch für die Gastarbeiter, Flüchtlinge, Studenten, Immigranten,
die nach Europa kamen, um ein neu es Leben zu beginnen. Die Musik hat
diese Menschen sowohl zusammengeschweisst, als auch das Gefühl übermittelt,
wie es ist, im “fremden Lande” (gurbet) zu sein.
ARAF, işte bu önermeden hareketle Almanya'da yaşayan Türkiye'li göçmenlerin elli yıllık hikayesine, bu süreçte yaşadıkları değişim, etkileşim ve dönüşümlere odaklanan, göçmenlerin kendi müzikleri ve dökümanter materyalle inşa edilmiş bir müzikal film projesidir.
ARAF ist ein musikalisches Filmprojekt, welches basierend auf dieser Aussage,
die 50jährige Geschichte der in Deutschland sesshaften Immigranten
aus der Türkei, die Veränderung, Interaktion und Transformation während
dieses Zeitraums in den Mittelpunkt stellt und hierbei die Musik der Immigranten
selbst und Dokumentarmaterial benutzt.